28 Nisan 2013 Pazar

Güneş'in güzelliği

Uzun bir kışın ardından böylesine güzel bir güneş görmek insanın içindeki yaşam hücrelerini harekete geçiriyormuş.

Gece tam olarak kapanmamış perdemin bıraktığı boşluğu fırsat bilen ilk gün ışıkları hayat veren küçük hüzmeler şeklinde yüzüme dokunarak beni huzur verici bir rüyanın içinden uyandırdılar. Belkide rüyanın o kadar güzel olmasının sebebi onlardı, üzerinde pek düşünmedim. Mutluydum!

Yüzümde büyük bir gülümseme ile kahvaltımı hazırladım. Büyük kocaman bir pazar günü kahvaltısı! En sevdiğim reçelden sürdüm bir dilim, iki dilim peynir, üç zeytin, küçük çeri domateslerden ve uzunlamasına kesilmiş tuz serpilmiş hıyar. İyice demlemiş olduğum çayımı alıp geçtim deniz manzaralı salonumun cam kenarına berjere bir güzel kuruldum ve hafif kıpırdanan denizin güzelliğini seyrederek yaptım kahvaltımı. güzelliğin içinde kaybolarak aheste aheste, aslında tez canlı biriyimdir ama o huzur aceleye getirilerek harcanacak bir lüks değildi. Her zaman bulunamıyor öyle güzel günler, aydınlık sabahlar...

Bir süre ev işleriyle ilgilendikten sonra havanın güzelliğinin cazibesine kapılıp dışarıya çıkmaya karar verdim o kadar yapılması gereken ödev ve çalışılmayı bekleyen sınava rağmen...

Pek dikkat etmeden mavi kareli gömleğimi aldım, altıma da kotumu geçirip kendimi dışarıya attım. Kulağımda anlamadığım dilde hareketli şarkılar çalarken bende martıların suya dalışlarını seyrediyordum yürürken. Havanın biraz sıkıcı bir şekilde sıcak olmasına rağmen ara sıra esen hafif yel insanı yumuşak bir dokunuşla rahatlatıyordu.



Bir süre yürüyüşüm böyle sakin bir şekilde devam etti. Ufak bir dinlenme molası verdim yolumun yaklaşık yarısına ulaştığımda, orada ufak bir şaşkınlıkla bana el sallayan bir çift gördüm, pek fazla uzağımda değillerdi. Minik bir fotoğraf makinesini göstererek beni yanlarına davet ettiler. Onlarda havanın güzelliğini fırsat bilerek kendilerini çimlerin üzerine atmışlar ve bu anı unutulmaz kılmak istiyorlarmış. Çok güzel yüzlü, sohbetleri hoştu bir birlerine fiziksel olarak değil ama ruhen bu kadar güzel yakışmış bir çifti pek görmemiştim bugüne kadar.

Kadın uzun, sarışın uzun kıvırcık saçları olan açık tenli biri kendine ait ufak bir dükkanı işletiyormuş. Adam ise ondan biraz kısaydı sanırım gözlerinde büyük bir yorgunluk vardı ikisininde aslında böyle anlarının daha fazla olamayacağının düşüncesiydi belkide bilmiyorum. Uzun zamandır kemoterapiye devam ediyormuş, tedavinin yavaş gittiğini söyledi ve üzerine pek devam etmek istemediğini hissederek konuyu başka yere çevirdim o sıra da yolun yanından son sürat geçen bir motorun sürücüsüne dikkati çekerek. Sonrasında bir iki lafladık, bir kaç fotoğraf daha ekledik o güzel anılara ve vedalaştık en iyi mutluluk, sağlık ve gelecek dilekleriyle...

Fakat bu tesadüfi karşılaşma beni yolun geri kalanında derin düşüncelere sürükledi istemeden. Gerçekten birbirini seven çok güzel bir çift ve onları ayırmaya çalışan bir kara kedi kanser!

Beni hiç sevmemişti şükür ki! Ondan nasıl ayrılacağımı, daha doğrusu onu nasıl yalnız bırakabileceğimi düşünüyordum sonuçları öğrendiğim son bir buçuk aydır. Çünkü geride seven birinin kalması acı, ruhun aldığı yaralar ve sen eriyip giderken onun yanında çaresizce bekleyecek olması. Senin ona yalvaran gözlerle uzun uzun bakacağın. aklına gelecek olan yaşanacak günlerin kurulmuş olan hayallerinin güzelliği. Birinin gözündeki yaşam enerjisinin minik sebepsiz hücreler yüzünden yitmeye başlaması ve ona bakan yaşam dolu gözlerin içinde beliren aşkın üzüntüye kahra dönüşmesi...

İşte bunların hiç birini yaşamayacaktık. O ruhunun içindeki kanseri iyileştirmek amacıyla yollarımızın ayrılması gerektiğine karar verdi ve gitti. Yapabileceğim bir şey yoktu ki yapmak istediğim bir şey de yoktu aslında üzülmekten başka. Ya sevseydi! Ya o zamana kadar hep yanımda kalsaydı... Hiç birinin olmayacağına belkide içten içe sevinmiştim bile ilk defa ayrılmak istediğini duyduğumda.

Böyle daha iyi oldu!
Evet yolun sonuna vardığımda önümdeki insanların bir anda kafalarını bana çevirmeleriyle fark ettim son sözlerim düşüncelerimin içinden çıkmış dudaklarımdan kelimelere dökülmüştü. Sonra onlar yollarına devam ettiler bende eve dönüş yoluna geçtim.

Zamanım dolana kadar yaşantıma devam etmem gerekiyor. Zaten hep öyle yaşamam öğretilmişti bana;
'hiç ölmeyecekmiş gibi yaşa, yarın ölecekmiş gibi ibadet et' ikinci kısımda sorunlar çıkabilir belki ama ilk kısmı son nefesimi verene kadar yapmaya devam edeceğimi biliyorum!


4 yorum:

  1. hayattan kesit duyarlı.
    :)
    sonu da bilgece ya.
    :)
    ah öle çiftler ne güzeldir yaa.
    :)

    YanıtlaSil
  2. mimlendin :) 10 dakika sonra yayınlıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yayınlanır yayınlanmaz cevaplamaya başlayacağım ;)

      Sil