31 Aralık 2014 Çarşamba

Hediye

Hediye almak gerçekten çok zor bir iş!

Hediye alacağın kişiyi ne kadar tanırsan tanı, neyin onu daha çok sevindireceğinden pek emin olamazsın. Dün bir kaç kişiye hediye almak için dışarı çıktım ve aklımda herkese alacağım hediyelerde kesin olarak belliydi...




Zaten pek yüksek olmayan öğrenci bütçesiyle insanlara ne alabilirsin ki ufak tefek hediyeler. Fakat dükkanları gezerken gördüğüm bir çok şeyi almak ve hediye olarak vermek istedim, hani öyle çok pahalı şeyler değil ama verdiğim kişileri mutlu edecek eşyalar. En sonunda döndüm dolaştım hiç bir şey alamadan eve döndüm.

Hiç bir şey almadan eve döndüm demek yalan olur, eve bir hediye aldım. Belki de kendime, bir kahve makinesi! Gerçekten kullanımı ve pratikliği, yaptığı kahveler beni benden aldı!

Şu anda bir tek kardeşime alacağım hediye kesin, geri kalan hediyeler neler olur anlık karar verilecek sanırım. Bazen neden hediye almak istediğimi de sorgulamıyor değilim. Şimdiye kadar toplamda bana gelen hediyeler iki elin parmaklarıyla sayılacak kadardır ve yıl başı hediyesinin ise bunlardan üç tanesini yılbaşı hediyeleri oluşturmakta...

Sonra düşününce iyi ki hediye alıyorum ve alacağım. Çünkü bu kalabalık dünyada o kadar yalnızız ki minicik bir çöp bile hediye adı altında verilse mutlu oluyoruz ve bizi düşünen, değer veren birinin olduğunu anlıyoruz...



Noel Baba var mı bilmiyorum amma bu robotu insana çevirecek öpücüğü verecek kişinin beni bulması en büyük dileğim. ^.^
(Yeni Yılda dilek dilemesem kafam yarılırdı zaten, neyse şükür ki olmayacağını biliyorum benim dilekler hep aynı olmuş ve sonrasından neler neler olmuş ayrı bir kitap konusu :D )




Herkese mutlu, huzurlu, sağlık ve para dolu güzel bir yıl dilerim.
Sevdiklerinize sarılmayı unutmayın, çünkü bu beraber geçireceğiniz son yıl başı olabilir...

Happy New Year!!! ^.^

28 Aralık 2014 Pazar

Zaman Çarkı

Hayatıma yön veren ve dünyaya bakış açımı değiştiren kitap serisi denebilir. Hala bitiremedim açıkçası ve bitirmeye de korkuyorum...




Hayatımda bugüne kadar bir çok şey yaşadım, iyisiyle, kötüsüyle beni olduğum insan yapanlarda bu olayların bütünüydü. Her birinden bir ders çıkarttım ve bir çok olayda o derslerden hiç birini almamış gibi aynı yanlışları yapmaya devam ettim. Çünkü o yanlışlar benim en büyük doğrularım oldu! Hiç hayıflanmadım, gerçi çok sinirlendiğim zamanlar kendime sövdüğüm anlar çoktur. Ve bir o kadar da minik mutluluklarım var ki benim için onlar dünyaya bedel olmuştur...

Serinin içinde bu yaşadığım duyguların hepsi var aslında. Olay düzenine bakınca dünyanın düzeniyle o kadar çok benziyor ki! Karakterler deseniz hepsinde kendimi bulmuşumdur aslında!
Rand'ın o iç konuşmaları aynı ben diyebilirim. Perrin'in Faile 'ye olan aşkı gibi bir aşk hayal etmişimdir hep, Mat'ın o pratik zekası en çok istediğim özelliktir.



Hepsinden de biraz kendimde görüyorum. Ve hikayenin asıl yapı taşı olan desen tıpkı bir kadar mantığı taşımasına rağmen tamamen farklı bir olay ve benim inanışımı bile değiştirdi diyebilirim. Işık diye bir din olsa ona inanırdım ki şu an düşünce yapım öyle.

Keşke biri beni bir maceraya götürse ve ona o kadar çok kapılsam ki o maceranın içinden hayatımın sonuna kadar çıkmasam, her bir günüm ayrı bir kitap konusu olsa ve çocuklarım anlattığım hikayeleri kitap haline getirse...






24 Aralık 2014 Çarşamba

Ders ve Çay

Ders çalışmam gerek ya!
İşime yaramayacak her şeyle uğraşıyorum... Odamın toplanamayacağını anlayan bilinçaltım bilgisayarın içindeki resimleri arşivlemeyi öğütlemeye başladı ama onuda yapmaya hiç halim yok.

Garfield gibi yarın yapabileceğim bir işi bugünden yapmamalıyım modunda takılıyorum.
Biraz çalışacağım ama ne zaman onu merak ediyorum şuan! Onun yerine müzik dinliyorum...



Bu arada yılbaşında ne yapsam kime ne hediye alsam gibi dertlerim var. Kendime ne alacağıma karar veremedim yani... Çanta mı yoksa hayranı olduğum kitabımı yada hayatımı başka boyuta taşıyan oyunu mu? Büyük bir kararsızlık sizin anlayacağınız...




2014 kapanırken bu topraklarda beni öpecek bir prenses olmadığına göre artık bu diyarları terk etme zamanım gelmiş... Şaka bir yana sonunda heyecanla beklediğim kabul mektubum geldi, vize işlemlerini de tamamladım mı bekle beni Polonya! ^.^


Az önce evi yakma tehlikesini de bertaraf ettiğimize göre çayımızı içebiliriz.
Çay varsa gerisi teferruattır!


23 Aralık 2014 Salı

Her şey bitermiş....

Her güzel şey bitermiş!

Aslında her biten şey ise başka bir hikayenin başlangıcıdır...


İlk önce Korra bitti!
Avatar Korra, Aang kadar iyi bir seri değildi bence kesinle çok daha güzel yapılabilecek seriyi ergen havasında kız tripleri ve saçma şekilde ortaya çıkan güçlü düşmanların olduğu daha bir sezon geçmeden üstesinden gelinen bütün bunlara rağmen hiç bir şey öğrenemeyen bir avatardan bahsediyoruz. Kim ne derse desin Korra da Aang serisindeki mistik hava yoktu.

Ve hikayenin sonu kesinlikle berbatt. Korra ve Asami mi? Ne cins mesaj verme amacındaydılar çok merak ediyorum...



Hobbit!



İşte en çok hevesle beklediğim serinin son filmi! Beş Ordunun Savaşı ki beklentimin tavan yaptığı fakat aradığımı bulamadığım savaş mantığı ve görsel olarak hezimet olan bir savaş alanı vardı...
Film hakkında tek favorim Smaug'un kente ateş kusma sahnesi oldu! Bilbo Baggins ise hepimizin gönlünün kahramanı zaten.




Da Vinci's Daemons unda 2. sezonunu bitirmiş bulunmaktayım. Sonu gerçekten efsane bitti, o kadar iyi olacağını hiç sanmıyordum. Şükür ki mayıs ayında devamı gelecek...
Bir dizide Sherlock onunda tüm sezonlarını bitirdim ve 2016 ya kadar nasıl bekleyeceğim bilmiyorum!





Son olarak bugün biricik hediye olarak gelen Küçük Prensi bitirdim. İlginç bir öykü aslında ve düşününde kendi başıma gelenler bir bir aklıma geldi her okuduğum sayfada. Hep beni üzen olaylardı, neyse ki sonu güzel bitti! Küçük prens kendi küçük gezegeninde fanus içindeki kırmızı gülü ve minik yumoş koyunu ile üç volkanını temizliyor biri çoktan sönmüş...




Ve en önemlisi 2014 yılı geride kalıyor artık. Son günler ve sanırım bu yılı özleyeceğim. Umarım 2015 daha da güzel olur ^.^



19 Aralık 2014 Cuma

Hikaye



Benim hikayem daha başlamadı!
Doğumumdan bu güne kadar yaşadıklarım,
Bir kitabın ön sözünden başka bir şey değildi aslında.
Arada akıp giden yıllar..
Sadece hikayenin kahramanını, geliştiren olaylar bütünü
Yaşanan aşklar gerçeğin özü,
Yapılan hatalar, doğrunun bir yansıması.
Alınan nefesler başlamamış bir hikayenin,
Anlatılmamış olanların gelişini gösteren.
Bir esintiden başka değil aslında..

Hikayenin girişi hala bitmedi!
Ne zaman o gözleri göreceğim,
İçinde sevgi ve aşk ile bakan gözleri!
Ne zaman atan bir kalp duyacağım
Sadece benim kalbim çarptığı için hızlanan.
Ne zaman bir kokunun büyüsü altına gireceğim
Sadece onun terinden oluşan..
Ne zaman bir ten tüm sıcaklığıyla ruhumu esir edecek.
İşte o gün hikaye başlayacak..

Ne zaman ilk öpücüğü dudaklarımda hissedeceğim
Yanan bir alevi göğsümde tutacağım.
İşte o gün hikayem başlayacak...




18 Aralık 2014 Perşembe

Kadın-Erkek-İlişki-Mim

Geçen günde taslağa attığım bir yazıdan sonra fark ettim ki hep hayallerimdeki kişinin özelliklerini yazıp yazıp kenara koyuyorum. Nasılsa öyle biri olmadığını biliyorum ya! Öyle olduğunu düşündüklerim de hep o hayalimde oluşturduğum kıyafeti giydirdiklerimdi ve kıyafeti çıkarmakta baya hızlı davrandılar. Baktım ben aynı şeyleri yazmaktan sıkılmıyorum, bari elimdeki resimlerden bir paylaşım yapayım dedim. 

Hatta bunu bir mim haline getirebiliz. Resimlerle ilişki tanımınız? 
Okuyan herkesi mimliyorum.





Çocukluğun büyük yürekliliğiyle...



Ami gibi akıllı biriyle...



Ana kız böyle olmalılar ^.^



Birbirimizin peluş ayısı olmalıyız..



Farklılıkların birleşimi olmalı..



Oğluma gitar çalmayı öğretmeliyim...



Oğlan dediğin babası gibi olmalı tabi :D



İlk heyecan, ilk keşif!


Sevmek demek mıncırmaktır :D



Aşkın dansını yapmalıyız.



Dünyanın en güzel kadını olmalı!



Engelleri aşmalıyız!



Gençlikte, yaşlılıkta aynı olmalı...


İlk öpücük!




Karavanla yolları ağlatmalıyız. (araç kiminse beni ağlattı mesela)


Kelle avcısı nedir bilmeli tabi ki! 



Aynı şemsiyeyi paylaşmalıyız.




Orman evi yapsak ya!




Kim demişse doğru demiş.



Sevgiliye hizmette sınır yok!




O hikayelerde ki aşk olmalı bizimki



Filmleri yapılmalı...



Sarılarak uyumalıyız, kokusu en güzel parfüm zaten..



Yatak muziplikleri şart tabi ;)



Yatakvan olsa bile yeter bize...







Seven gözlerle baksın yeter..



Neşeli günler bizi bekler!



Mimlendiniz hemen resimleri toplayın! :D




14 Aralık 2014 Pazar

İyi, Kötü... İnsanım!



En iyi değilim, en kötü de..
En cömert değilim, en cimri de..
En kibirli değilim, en mütevazı da..
Hiç kimseyi kandırmamış değilim, herkesi aldatmış da..
Kimseyi yarı yolda bırakmamış değilim, herkesi satmış da..
Hep iyiliğimden kaybetmiş değilim, kötülük yapa yapa kazanmış da..
Çok başarılı olduğum günler de oldu, dibe vurduğum da..
Sevgi dolu değilim, nefret dolu da..
Barışçıyım, biraz da savaşçı..
Biraz güçlüyüm, biraz zayıf..
Biraz iyiyim, biraz kötü..
İyi, kötü.. İnsanım...


William Shakespeare

12 Aralık 2014 Cuma

Haberler

Haberler o kadar çok midemi bulandırıyor ki! Artık görmeye hatta duymaya bile tahammülüm kalmamış. Siteler, gazeteler, dergiler, televizyon yani bildiğiniz tüm bu haber yapan medya yolları başlıca bir hastalık yuvası hatta devasa bir şehrin çöplüğü...


Televizyonda bütün gün boş boş konuşmalar ve tartışmalar. Haber bültenlerinde gizli kapaklı haberler, öldürülme olayları ve milletin birbiriyle absürt ilişkileri.
İnternet haberleri sadece sex, açık görüntüler ve magazinler.
Gazeteler deseniz bütün gazete sayfaları 3. sayfadan oluşmakta.
Eskiden kaçırmadığım aylık dergileri bile evime sokmaz oldum.


Dünyadan bir haber yaşıyoruz, açıkçası bazı önemli haberleri ya dış medyadan ya da kıyıda köşede yazan yazarlardan, bloggerlerden falan öğreniyorum.

Twitter paylaşımları bile artık sadece boş laf, popülarite ve milletin fantezilerinden oluşmakta.
Ekşisözlük bile blog paylaşımı merkezine dönmüş. İnsanlar meşhur olabilemek  için ne yapacaklarını şaşırmış. Yayınlanan Vine ların İnstagram fotolarının paylaşım yapmaktan çok beğeni avcılığı yada gösteriş olduğu günler.


Ülkede ki en büyük tartışma konuları abuk sabuk konular olurken arkadan çevirilen işlerin hepsi kapatılmakta, göz ardı edilmekte. İnsanlar sahte gündemlerle oyalanmakta ve ünlülerin çetrefilli ilişkilerini hatta dizilerdeki karakterlerin ilişkilerini tartışmaktalar.


İsviçreli bilim adamlarının saçma tespitleriyle dalga geçerken Türk bilim adamlarının  saçma bir tespit bile yapamadığının farkına varamıyoruz. Her yerde Dünya Türk Olsun yazısı yazıldığını görürdüm kim yazıyor bilmiyorum ama gelecek yüzyıllarda tüm milletler gezegeni terk edince sadece Dünya zaten bize kalacak merak etmeyelim.


Açıkçası şuan ki yönetim sistemimizi beğenmiyorum. Eskiden ulaşım zordu ve belki temsilcilere ihtiyacımız vardı belki ama günümüzde öyle bir durum yok herkes kendini oturduğu yerden temsil edebilir. Tüm kanun oylamalarını evimizden yapabiliriz. Yani milletvekili gibi bir mesleğe ihtiyacımız yok! Ki zaten bizi temsil edemedikleri de baya açık sadece kendi mal varlıklarını temsil ediyorlar.



Gerçi yakında Darth Sidious İmparatorluğunu ilan eder ve tüm Republic huzura kavuşur...

6 Aralık 2014 Cumartesi

Uyurken

Uyumak! Hepimizin yaparken kopmak istemediğimiz bir eylem. Ah o sabah uykunun en tatlı yerinde alarmın çalması yok mu? Her şeyi bir birine sokan, aynı Inception filmindeki rüyanın yıkılışı gibi farklı bir boyuttan gerçek dünyanın acımasızlığına geçiştir uyanmak.

Peki hiç bir başkasının uyumasını izlediniz mi?

İnsanın en savunmasız ve güzel olduğu andır uyku anı! Aynı bebekler gibi temiz, saf, tamamen kendisi, her saldırıya karşı savunmasız...





Birinin yanında uyanmak kadar güzel bir hissiyat yok, o güven insanı farklılaştırıyor çünkü. Sonrasında onun kapalı gözlerine bakmak, onun rüyasında ne gördüğünü düşünmek ve aynı düşü paylaşmak için yeniden uyumak. 


Sevdiğin kalkmadan önce hazırlanan kahvaltı, muhteşem bir güzelliği uyandırmanın hüznü ile gözlerini ilk defa dünyaya açan bir bebeği izler gibi onu izlemek. Ve onu en doğal haliyle görmek!
İşte bu güzel fırtınanın hiç bitmemesini dilemek!

3 Aralık 2014 Çarşamba

Yaşlılık

Bir çok güzel yılı geride bıraktığımı bugün aynaya baktığımda anlamaya başladım.
Hiç bir zaman geri döndüremeyeceğim yıllar...

Bütün gençliğim, aşklarım, uğraşlarım, çabalarım...
Artık her şey geçmişin tozlu sayfalarındaki hatıralarda saklı kalmış. 
Hatta bazıları o kadar toz altında kalmış ki unutup gitmişim. Zorlayınca hetırlıyor veya hiç bir şey hatırlamıyorum.
Alzheimer hastası gibi sanki!


Aynaya baktığıma zaten saçlarımda var olan tek tük beyazlar değildi beni düşündüren.
Artık yüzümde meydana gelen değişimlerdi.
O kırışıklıklar, çukurluklar...
Elimin dersini çektiğimde bile düzelmesi sanki yıllar alıyor.

Eski resimlerime göz attım sonra bende pek bir şey değilmemiş aslında saçlarımdaki açıklıkların genişlemesi ve gözlerime ki o ışıltının sönmesi haricinde.
Eskiden gözlerimin içi umutla parlıyormuş, şimdilerde ise umursamazlık içinde matlaşmış.
Katarakt olmuş gibi önümü karaltılı göre göre ilerlemeye çalışıyorum hayatımda anladığım.
Resimlere baktığımda aslında herkes değişmiş.
Herkes yaşlanmış, çökmüş, bazı şeyler hep aynı gerçi, o gülüşler
O bakışlar,..

Yaşım 25 aslında çok yaşlı değilimdir ama kendimi öyle hissettim bugün.
Dilimde hep Mirkelamdan Hatıralar...




30 Kasım 2014 Pazar

On Air! İlk Radyo yayınım!

Uzun zamandır yapmak istediğim bir çalışmaydı. Kendi radyo yayınımı yapmak!




Bugün aniden gerçekleştirmek dürtüsünü içimde hissettim ve bir iki başarısız denemeden sonra başarılı bir şekilde yayına başladım.

Eh daha acemiyim ve her şeyi düzgün bir şekilde ayarlayamadım ama canlı yayın kısmı ve şarkıların çalınmasında sıkıntı yok şimdilik. sadece geçişler sırasında netteki geçikme süresi yayında saniyelik aralıklara sebep oluyor.


İlerleyen günlerde daha iyi bir performans ve daha önceden kararlaştırdığım listeler, sohbet konuları ve bilgilerle akşam saatlerinde canlı yayınıma bekliyorum. ;-)



Dreamerast

Adresinden dinleyebilirsiniz. Günün ne zamanları yayın yapacağım tam olarak belli değil ama akşam saatlerinde yayında olacağıma emin olabilirsiniz :-)

İyi dinlemeler. Bir öneriniz veya isteğiniz varsa hemen haberdar edin lütfen bakalım yayınımı ve müzik tarzımı beğenecek misiniz?

22 Kasım 2014 Cumartesi

Kanka!

Sanırım dünyada en çok nefret edeceğim giriş cümlesi "Kanka naber ya!"  çünkü bu kelime artık bana "Senden bir şey isteyeceğim ama direk istemeyeyim" demek.

İnsanlar nedense sadece bir ihtiyacı olduğunda sizi hatırlıyorlar. Onlara istediklerini verin sonra bir daha yeni bir isteğe kadar sizi hatırlamazlar bile. Özellikle ders notu, sınav sorusu, rapor yazımı, kopya paylaşımı gibi konularda milletin en iyi "kanka"sısınız. İki yüzlülüğün bu kadarı...

Gerçi diğer arkadaşlıklarda farklı değil, sadece insanlar yalnız hissettiklerinde yanlarında biri olsun diye arıyorlar. Yalnızlıklarını gidermek için. Evet belki arkadaşlık karşısındakinin hep yanında olmaktır fakat insanlar kendi mutlu zamanlarında sizi aramıyorsa, sizin yalnız olduğunuz anlarda yanınızda olmuyorsa, siz onların dertlerini dinlerken onlar sizinkilerle ilgilenmiyorsa işte burada büyük bir sorun var ama arkadaşlıktan söz edilemez.

Bende yapıyorumdur büyük ihtimalle benzer şeyleri o yüzden fazla üstünde durmuyorum...


Bu aralar dilimdeki şarkılar aşağıda ve sanırım ruh halimi yansıtıyorlar!











19 Kasım 2014 Çarşamba

İstediğin Aşksa Ayrılma Vakti Geçeli Çok Oldu

Yalnızlık kimilerinin tercihi, kimilerinin ise mecburiyetidir.

Ben kendimin hangi kısımda olduğunu bir türlü bulamıyorum. Çözmeye çok çalıştım, üzerine çok ama çok düşündüm fakat her hangi bir gelişme olmadı maalesef.


Fakat olmayacak kişileri, yani hep kalp kırıklıkları ile dolu cesur kızları seçmekte hep başarılı olmuşumdur. Lakin hep unuttuğum bir nokta vardır ki benim bir başkasını unutturacak kadar üstün bir yeteneğim, kabiliyetim veya bir özelliği yok. Standart bir türk erkeği olduğumu rahatlıkla söyleyebilir hatta yanına azıcık nerdlük ekleyebilirim. İşte ben buyum! Taa taaa!


Şimdi buradan sevgili arayan duygusal erkeğe bak modu çıkmasın, Duygusalım ama sevgili arayışında değilim, Benim ağzım, dilim yandı o sevdadan yeterince ve yetti.


Aradığım tek şey anlama kapasitesine sahip, bir arkadaş, belki bir yol gösterici, mentor ve iyi vakit geçirebileceğim bir insan. Yani birinin bana katlanması lazım... Ben senden hoşlandım dediğim de aferin iyi b.k yedin ama o hislerin gerçek değil sadece senin yanında olduğum için öyle hissettin diyen bir arkadaş lazım. Sonra düşününce bir kızdan böylesine bir arkadaşlık ve olgunluk beklemek saçma geliyor tabi ki... Kabahat bendenizde!

Tek bildiğim şey Barney'in Playbook'unda olduğu gibi belirli taktikler uygulanarak bir çok kızın tavlanabileceği ama bu bana iki yüzlülük gibi geliyor ve bööylesine önemli bir konuda rol yapmak biraz tiksindirici bir durum ki bir çok erkek bunu yapıyor ve yapmamı tavsiye ediyor. Üzgünüm ama böyle bir şeye girişmem çok zor.


Zaten sonunu göremediğim bir sevdaya başlamak benim işim değil, çünkü başka biri sizle ilgili planlar yaparken yarın ben bundan ayrılırım şununla takılırım mantığı ...... lıktır. Hiç kimsenin bir başkasının rengarenk dünyasını siyah beyaz yapma hakkı yoktur. İşte bu yüzden tebrik ediyorum herkesi çünkü gökkuşağına sahip bir dünya bırakmamış kimse...






Bu Mudur? Nil Karaibrahimgil