24 Haziran 2013 Pazartesi

Uzay



Uzay, son hudut!

İnsanlığın ulaşabileceği bilinen son nokta, ucu bucağı bilinmeyen bir boşluk. Onun içinde bulunan katrilyonlarca ışık kaynağı ve onların çevresinde dolanan kayalar, gazlar, sıvılar...
Biz o ışık kaynaklarından bir tanesinin çevresinde dolanan mavi bir gezegenin içindeki kum tanesiyiz...

İnsanlığın başından beri gökyüzü büyük bir merak ve uğraşı konusu olmuştur, günümüzde sadece bilim ve sadece saçmalıklar için kullanılan bir araç haline gelmiştir. Günümüzde daha kendimize en yakın kaya parçası olan aya bile bir kere gitmeyi başarabilmişiz ve kendimizi çok ileri görüyoruz. İşte buna şaşıp kalıyorum!

Her gece duvarımda asılı olan güneş sistemi haritasına bakar, bu yakın ama uzak olan yerlerde hiç yaşayan bir canlı var mı diye merak ederim. Olabilecek canlıların resimlerini hayal eder belki bir gün onların bulunacağı ümidiyle düşlere dalarım. Umarım bulunan ilk dünya dışı canlıyı görme fırsatım olur.

Bilim kurgu filmlerini biraz düşününce ve evrenin büyüklüğü göz önüne alındığında, evren üzerinde yalnız olmadığımız aşikar. Filmlere konu olan olayları ve hayalimizde oluşturduğumuz teknolojilere bakarsak evrenin başka yerlerinde yaşayan canlıların uzay gemilerinde geziyor, gezegenler arasında savaşıyor ve çeşitli yaratıkların zulmünden acı çekiyor olmaları da muhtemel! Bütün bunlar azıcık göz önüne alındığında ve biraz paranoyakça düşündüğümüzde!
Evrenin her yerine 'Biz Dünyalılar Buradayız!' mesajı yollamanın mantığını henüz anlayabilmiş değilim, daha kendimizi kendi ırkımızdan korumak için yeterli savunmamız yok iken başka bir gezegenden buraya kadar gelebilecek teknolojiye sahip insanların sadece iyi niyetle bizi ziyarete gelecekleri nasıl bir pollyannacılıktır!

Açıkçası yaşadığım süre içerisinde evrenin başka yerinden gelmiş bir ırkla sohbet etmeyi isterim, hatta keşke fırsatım olsa uzayın bilinmeyen boşluklarının StarTrek filmindeki gibi bir gemiyle ben keşfetsem çok güzel olurdu bea!

Hayaller, hayaller...
İyi geceler...

22 Haziran 2013 Cumartesi

Neler olmuş...

Ve tanrı İnternet'in yaratılmasını sağladı!

Arkadaş tam bir haftadır Alaçatı'dayım! Ne yapıyorum diye soracak olursanız, tatil, çalışma bağ-bahçe işleri hepsi bir arada. Herkesin memleketi gözden uzak bir Anadolu köyü kasabası olurken benim ki ise son yılların gözde tatil mekanları!

Eskiden daha güzeldi! Elimde biraz güç olaydı İstanbulluların hepsini Bodrum'a yollardım orası onlara daha çok yakışıyor... Benim güzel minik beldemin içine daha fazla etmesinler lütfen!

Her neyse Türkiye'deki olaylar hala son sürat devam ediyor olmasına rağmen ben dünyadan bir haber mişim!

Açıkça söylemem gerekir ki evde sadece uyduyu yarım yamalak çeken bir televizyonumuz var ve kanalların neredeyse hiç birinde düzgün bir haber yok! Biraz halk tv gösteriyor olsa da onlarında her yerden yayın yapması mümkün değil gibi ve yeterli ekipmanları yok sanki.

Olaylardan tamamen uzak kaldım ve içim içimi kemirdi sürekli!
Yapılan konuşmaları ve basın açıklamalarını duydukça pek iyi şeyler olmadığını rahatlıkla da anladım, ne tekim de öyle oldu. Borsa haftanın açılışından kapanışına kadar efsane boyutlarda düşüş yaşadı!

Resmen 11 Eylül saldırılarını izlediğim zamanki gibi ağzım açık dakika dakika borsanın düşüşünü dolar ve euro nun yükselmesini izledim! Bildiğin ülkemiz değer kaybetti! Paramız yeniden bol sıfırlı rakamlara doğru yollandı...


İlk günden beri insanları suçlayan başbakanın her konuşması borsa da bir taban endeksi yarattı. Dünya daki ekonomik krizin artık bizi teğet değil delip geçmesini bekliyorum ben çünkü artık satıp nakit para geliri sağlayabilecekleri bir milli değerimiz kalmadı.

Kelepir vatandaş ve Vatan toprağından başka!

Biraz sakin olaydın ya boşbakanım! Biraz koyun gibi davranmayan insanları da dinleyebilseydin ya! Ahh ahh! Bu ülkenin hayali olarak refaha kavuşturduğun halinin bile tadını kaçırdın ya başka bir şey demiyorum...

Son olarak:
Bir kerede bir dediğin diğer dediğini tutsun be arkadaş!


17 Haziran 2013 Pazartesi

İnsan Partisi

İnsanların yorumlarını okudukça bazen çıldırasım geliyor, bazen ise kahkahalara boğuluyorum...

Ben siyasetin temiz olanını severim, şöyle milletvekilleri Norveç'teki gibi olsun mesela asgari maaşın yarısı kadar maaş alsınlar!
Amerika'da ki mahkeme jurileri gibi olsunlar mesela, bir birlerini tanımadan ülkenin her yerinden kararlar alabilen halkın içinden olan mesleği, dini, ırkı, cinsiyeti farketmeksizin halkın seçtiği insanlar olsunlar.

Türkiye'nin demokrasisi her zaman şaibeli! Her zaman yoz! Her zaman çalmaya çırpmaya yönelik ve halkı da buna yönelten! 'Benim memurum işini bilir!' diyen bir cumhurbaşkanı vardı zamanında! Ülke yönetimi böyle olmamalı!


Aslında uzun zamandır düşündüğüm bir şey ama bir yorumu okurken kesin karar verdiğim bir düşünce, Türk insanının tamamı koyun! Büyük ihtimalle ben dahil! Kızmayın nedenini söyleyeyim, biz hep bir insanı takip etmeye programlıyız ve algımızda bunun dışına bir türlü özgürce çıkamıyor.

İnsanlar körü körüne bir adamı destekliyor ve gerisini hiç düşünmüyor...

'Niye onu destekliyorsun?'
- Dinimizi koruyor!
-Maaşlarımıza zam yaptı!
-Erzak desteği var!
-Her kış kömür yardımında bulunuyor!
.
.
.


Şimdi soruyorum bunları babasının parasıyla mı yapıyor?

Senden aldıklarıyla yapıyor be güzel vatandaş, vergi oranlarından hiç haberin var mı?
Elektriğe ödediğin paranın yarısı vergi!
Benzinin %70i vergi!
Asgari maaş hala açlık sınırının yarısı!

Şimdi başka bir parti gelse sana aynı iyilikleri yapacak. Çünkü senin paranı sana veriyor! Öyleyse niye ailesinin hiç bir mal varlığı yok iken milyarlarca dolarlık servete sahip olan! Oğlunu askere yollamayan!
Ve sadece ona gelir sağlayan insanların katlanarak devlet eliyle zengin olmasını sağlayan adamı destekliyorsun?

Başka adam mı var? Veya niye bunları söylüyorsun hangi partidensin?
Sormalarının nedeni ise mutlaka birini takip ediyor birini destekliyor olmam gerektiği düşüncesi! Arkadaş ben seni destekliyorum, onu destekliyorum, kendimi destekliyorum ama benim oyumla servetine servet katacak ve  benim üzerimden bana kafa tutacak, yattığı yerden anca karnını doyuracak adamları desteklemem!

Arkadaş partili falan değilim ben! 53 tane parti var, padişah fermanı gibi oy pusulası var aç aç bitmiyor!
Niye birini seçeyim? Hiç biri benim görüşümü desteklemiyor!

Hepsi benim için çöp!
Her birinin desteklediğim özellikleri de var! Yok desem yalan olur ama şöyle %10 üzerinde değil hiç biri!


Parti meselesi değil bu onu anlayın!
Birini desteklemek zorunda değilsiniz!
Oyunu vatandaşlık için kullan ona lafım yok ve istediğine ver! Fakat sonuçlarında senden neler gidecek onları da hesapla düşün!
Yani sadece düşün!
Öncelikle halkın menfaatini düşün! Her söylenene körü körüne inanma yoksa eğitimli bir köpekten ne farkın kalır senin!
Allah sana düşünesin, özgür iradenle hareket edebilesin diye beyin vermiş! Biraz o kafanın içindeki iki buçuk kiloluk jele kan yolla bakalım neler olacak!


15 Haziran 2013 Cumartesi

Epic

Bir dünya hayal edin!

İçinde salyangoz boyunda adamlar var! Çiçeklerin en güzelinden bir kraliçe, yaprakların en keskininden askerler ve böceklerin en kötüsünden düşmanlar...
Doğanın içindeki her şey bizim bildiğimiz gibi görünmeyebilir.

Peki ya bir anda kendinizi bu büyük dünyanın içinde küçük bir insan olarak bulursanız ne yapabilirsiniz?
Ve elinize bırakılan dünyanın kurtuluşunun anahtarıysa?

Aksiyon, aşk, aile ve bizi insanlığa bağlayan bağlar... Bin yaprak bir beden!

İzlemeniz gereken hoş bir animasyon Epic(Doğal Kahramanlar)







Posterdeki kız güzel değil mi ^.^

14 Haziran 2013 Cuma

Corpse Bride

Bu akşam sanırım dördüncü kez Corpse Bride'yi izledim! Gerçekten çok güzel bir animasyon, Tim Burton bu işi gerçekten biliyor.



Müzikal tarzda bir animasyon, bir genç, bir kız ve bir ölü gelin adayının başından geçen bir öykü! Özellikle Danny Elfman'ın hazırladığı müzikler filmi unutulmaz kılıyor Piyano Düetini dinledikten sonra unutabileceğinizi sanmıyorum. Buradaki videoları izlemek yerine filmi izlemenizi tavsiye ederim  :-)

Ama hatırlamak isteyenler için o unutulmaz piyano düeti ve en sevdiğim müzik Tears to Shed!




I like your enthusiasm! :)




What does that whispy little brat have that you don't have double?
She can't hold a candle to the beauty of your smile
How about a pulse?
Overrated by a mile
Overbearing
Overblown
If he only knew the you that we know
And that silly little creature isn't wearing his ring
And she doesn't play piano
Or dance
Or sing
No she doesn't compare
But she still breathes air
Who cares?
Unimportant
Overrated
Overblown
If only he could see
How special you can be
If he only knew the you that we know
If I touch a burning candle I can feel no pain
If you cut me with a knife it's still the same
And I know her heart is beating
And I know that I am dead
Yet the pain here that I feel
Try and tell me it's not real
For it seems that I still have a tear to shed
The sure redeeming feature
From that little creature
Is that she's alive
Overrated
Overblown
Everybody know that's just a temporary state
Which is cured very quickly when we meet our fate
Who cares?
Unimportant
Overrated
Overblown
If only he could see
How special you can be
If he only knew the you that we know
If I touch a burning candle I can feel no pain
In the ice or in the wun it's all the same
Yet I feel my heart is acheing
Though it doesn't beat it's breaking
And the pain here that I feel
Try and tell me it's not real
I know that I am dead
Yet it seems that I still have some tears to shed.

Özellikle sözleri o kadar anlamlı ki!
Aşık olduğunuz kişi için bir anlam ifade etmiyorsanız... Ölüyseniz... O ise başkasına aşıksa ve onda yaşıyorsa... İşte o zaman anlayabilirsiniz!

Filmi izleyenler için çocuğun yaptıkları o kadar güzel ki! Yerinde olsam aynısını yapmam çok muhtemeldir... Belki de o yüzden en sevdiğim animasyonlardan biri Ölü Gelin!


13 Haziran 2013 Perşembe

Bitti!

Bütün bir yıl boyunca hayıflandığım tek bir şey olmuştu!

Neden geçen sene okulumu değiştirmedim?

Sonra bunu atlatıp, geç olsun güç olmasına geçtik! Hayat kısa ve zaman çok hızlı akıp geçiyor...
Belki bir kaç yıl geriden geliyorum ama mutluyum ve emin adımlarla geleceğime doğru gidiyorum.
Ülkemin geleceğinin ne olacağı, benim de geleceğimi doğrudan etkileyecek tabi ki fakat en iyi olasılıkları göz önünde bulunduruyor, daha doğrusu en iyilerini ümit ediyor. Güzel günlerin hayalini kurarak mücadeleme devam ediyorum.

Geçirdiğim en güzel yıldı!
Yepyeni bir okul! Güzel bir aşk hayatı ve iyi bir bütçe!
Yıl sonuna doğru yaşamım büyük bir dalgalanma yaşasa da her şey beklediğimden kısa sürede yoluna girdi!

Bu yıl tuhaf bir şekilde ya hep ya hiç modeli benim için geçerli olup! Aldığım dört dersin ikisinden tavan, diğer ikisinden ise taban notlar alarak iki tane bütünleme sınavına girdim ve dönemi bugün itibariyle kapattım.
Notların açıklanmasını bekleyip, uzun zamandır beklediğim tatile doğru koşacağım.

Çalışmak, gezmek ve eğlenmek...
İşte bu yıl o üniversite tatili yılı olacak ve son kez olacak ne yazık ki! 
Sonraki 2 yılımın akıl almaz bir yoğunlukta geçeceği şimdiden belli.


Son bir not:  Lütfen artık şu olaylar bitsin, birisi boşkafalının kafasını doğru şeylerle doldursun! Olacaksak dünyanın en güzel, özgür ve huzurlu ülkesi olalım yoksa dağılalım gitsin zaten bizden bi bok olmaz. 

Huzurlu, mutlu ve hayat dolu bir yaz diliyorum herkese şimdiden... :-)


12 Haziran 2013 Çarşamba

Ne yapmalıyım?

 Ne yaptığımın tam olarak farkında değilim
odamın içinde, bir uçtan bir uca 
volta atıyorum resmen...

Bir kitaplığımdaki kitaplara göz atıyorum,
bir radyodan helen cızırtılı müziğe kulak kabartıyorum
Sonra bir şeyler izlemek için oturuyor 
hemen vazgeçiyorum,
Çalışmam gereken ders notları ise masamın üzerinde 
yayılmış bir halde dokunulmayı bekliyor...

Telefonumu elime alıyorum, bırakıyorum
Gitarda bir kaç nota tıngırdatıp sıkılıyor
Isınması için suyun altını yakıyorum
Çay mı? Kahve mi?



11 Haziran 2013 Salı

Muhteşem Senaryo!

15. günün şafağı oldu ama Gandalf'tan haber yok!

Miğferdibi direnişi hala sürüyor!

Ork güçleri, Goblinlerle çeşitli şekillerde minik çatışmaların içine giriyor. Bütün orta dünya televizyondan, sadece özgürlüklerini isteyen Rohanlıları izlemek yerine Goblin ve Orc orta oyununu seyrediyor.

Çekirdekler, patlamış mısırlar hazır....
Kamera ve Motor...



İlginç bir senaryo değil mi?

On beş gündür süren direniş boyunca bir kaç beyinsizin çıkardığı haricinde taşkınlık olmasın, bugün sabahın köründe nereden çıktığı belli olmayan Anti-Polis-Tim diye kendini adlandıran bir kaç sorunlu polise molotof ve taş atsın!

Polis onların çevrelerinde sulu yer temizliği yapsın ama onlara dokunmasın!
Gaz bombaları birer ikişer ara sıra atılsın!
Koca polis ordusu yerine minik bir birlik Toma arkasında olanları izlesin!
Joplar, tüfekler, plastik mermiler yerinden kıpırdamasın!

Ve bütün Yerel Medya Öğeleri bunu canlı yayından versin!

Şimdi bir kaç soru;

Ey medya on dört gündür Türkiyenin her yerindeki barışçıl gösterileri niye canlı yayınlamadınız? Norveç, Amerikan ve İngiliz kanallarından izlettirdiniz bize.

Polis sadece oturan, yatan ve sohbet eden insanlara "orantılı güç" kullanırken! Niye molotof, taş, sopa atanlara hiç "güç" uygulamıyor. Neyin peşindesiniz?

Ey Taybülfüteleyn! Ülkenin yarısı sadece ve sadece senin bozuk ağzından, sinirleri germenden ve tanrı gibi davranmandan sıkıldı, bundan şikayetçi! Amacın nedir? Niye bariz gerçekleri görmeyip sağa sola kuduz köpekler gibi saldırıyorsun! Ülkeyi iç savaşa mı sürükleyeceksin? Kankan Kaddafi, Mübarek ve Esad gibi mi olmak istiyorsun? 

Niye 40 Haramiler gibi "Asmak, kesmek, kelle uçurmak!" diye bağırıyorsun! Sorunun ne?

Bak tek isteğimiz var! 

BİZE KULAK VER! DİNLE! FAZLA BİR ŞEY İSTEMİYORUZ! BİZİM ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE KARIŞMA YETER!


Son olarak Doktor Bu NE?



Son model Gaz maskesi ve belinde Silah!


Miting için yerleri temizleyen TOMA!


Sayı belli! Yorum yok...


Kıyafetlere bakın! Yelek, bot, eldiven, gaz maskesi, baret!
Çapulcu sürüsünde böyle tedarik olması mümkün mü?
Sanki kalkanda yazdığı gibi Asayiş gibi!


Adamlar işi ilerletmiş Polis Telsiziyle haberleşiyor! 
Bak şu çapulculara!

Bahçe ve Çiçekler

Yazlıktan;


Sardunya


Gaia


Adını hatırlamıyorum :( 


Beyaz Begonya


Bahçemizin en güzel Gülü!

,

Mor sarmaşık,  bakmaya doyamadığım güzellik!


Dedemin küpe çiçekleri


Pembe beyaz küpe(ilk gördüğümde çok garibime gitmişti)




Beyaz Küpe(Hala böyle bir şey olduğuna inanmıyorum)


Normal Küpe (İşte benim alışık olduğum türü :) )


İzmir'den


Yeni ektiğim kılıç çiçeği
(Çiçek açtığı zaman kokusu başınızı döndürür)
(Bir inanca göre ektiğiniz kılıç çiçeğinin boyu bir metreyi geçerse ev sahibi olursunuz! Bakalım olacak mıyım?)


Maviş 


Nar Çiçeği (Narda yapıyor ama 4-5 taneli ^.^ )


Atlas


Toprak ile uğraşmak, yeni çiçekler görmek, onları koklamak, güzel şeyleri kendin yetiştirmek ve onlara kendinden bir parça gibi özen göstermek.. 
Herkesin yapması gereken bir olay bence!

Geçen gün yola atılmış bir saksı gördüm, bir Orkide! Önce alsam mı emin olamadım, fakat sonra evimdeki diğer ikisinin yanına onuda koyarım diye aldım. Biraz bakım yapıp saksısını değiştirdikten sonra seneye kadar  o kanatları açık periye benzeyen çiçeklerinin ne renk olduğunu görmek için bekleyeceğim, umarım hayranlık uyandıracak bir güzelliktedir!

Her çiçek dalında güzeldir!
Sevgiler... :-)

5 Haziran 2013 Çarşamba

Çarşamba 5

5 Haziran çarşamba günü!
Başka bir ayın başka bir çarşambası benim için çok özel bir gündü! Hatta o gün de ayın beşiydi...

Hayatımızın ne kadar hızlı akıp geçtiğini ve zamanı durdurmak bir yana yavaşlatamadığımızın da farkına vardığım bir gündü bugün!

'Ne kadar kötü bir yıldızda doğmuşum ki, hep genç yaşamların gözlerimin önünde solup gittiğini görüyorum...' dedi bir anime kahramanı! Kötü tarafta olmasına rağmen içinde iyilik olan biri.



Hani hayatta olmaz dediğiniz şeyler vardır ya!
Çok büyük konuşursunuz!
İşte o ayın çarşambasında o konuştuğum bütün laflar boğazıma dizilmişti. Yok canım daha neler diye kendimi tutmaya çalışınca olacakların önüne hiç geçememiştim...

Bu arada Ross'un şu dönem yaşadığı olayları gerçekten tasvip etmiyorum!(Friends dizisinden bir karakter.)
Ve acı bir şekilde orada konuşulan durumların zaman zaman benim yaptığım şeyler olduğunu görmem.. O kadar trajikomik bir duruma çeviriyor ki işi! 'Ulan, ben dangozmuşum!' demekten alamıyorum kendimi.

Sürekli sızlanma, konuşma, anlaşılmamaya çalışma, kendini küçük görme ve özellikle kendine ait kötü şeyleri dışa vurma!

Eskiden bütün bunları; ben buyum yapabileceğim bir şey yok narsistliği içinde de yapmaya devam ederdim. Artık bilmiyorum... Geçmişi gözden geçirirken bazı şeyler çok daha net bir şekilde gözlemleniyor, fakat yakın geçmiş için bunu yapmak zor. Son bir yılımı bu konuda yani yaptığım dangozluklar hakkında pek iyi değerlendiremiyorum. Fakat çok güzel bir yıl geçirdiğimi biliyorum!

Özellikle bu yıl kendi aramızdaki tabirle bir kaç level atlamış ve baya experience kazanmış hissediyorum.



Umarım aynı şekilde ülkemiz ve onu yönetenler de son olaylardan sonra yeterli aydınlanmayı yaşamış olarak yaptıkları yanlış, baskıcı, kısıtlayıcı ve manipüle edici politikalarından vazgeçmeyi kararlaştırmışlardır. Her şeye rağmen ülkemin geleceğinin bir parça umut dolu olduğunu gördüm! Keşke bütün acılar hiç yaşanmasaydı ve ümitsizlik içine düşmeseydik. Ama artık tutunacak bir ışık, bir umut var! Yaşasın özgür ve yeşil Ülkem!



Son bir not! Hala vize zamanında yaşadığım talihsizliğin notlarıma yansıması beni iki tane büte girmeye zorladı. Fakat Teknik resimden 6x100 yaparaktan öğrencilik rekorumu kırmış bulunmaktayım darısı diğer bütün derslerimin başına...    ^.^
(Pff! Şimdi C sonrasında da fiziko ve mat çalışmam lazım yaaa!)

Unutmadan bütün herkesin Miraç Kandili mübarek olsun! Dualarınız ve dilekleriniz kabul olur umarım...
 Işığın parlaklığı üzerinizde olsun! Sevgiler...

4 Haziran 2013 Salı

Biz var 'Gezi'

İlk kez Türk halkının böyle birlik ve beraberlik gösterdiğini görüyor ve gurur duyuyorum. İçimdeki ' Bu ülke için hiç bir şey yapmaya değmez!' düşüncesini parçalamaya neredeyse yetecek bir güç ortaya çıktı olaylar sonrasında.

Demek istediğim tek şey özellikle iktidar ve  yandaşları adına; keşke olayları bu noktaya kadar getirmeseydiniz... Eskiden bir takım kesimlerin sizlere uyguladığını düşündüğünüz baskıyı şimdi ülkenin bir çoğuna uygulamaya başladınız. 'Dediğim dedik çaldığım düdük!' politikasıyla istediğinizi yapabileceğinizi düşünüyorsunuz belkide, fakat ortada farkına hala varamadığınız büyük bir yanlışınız var. Biz özgür insanlarız! Öyle dizgine vurulacak, köleleştirilecek, asimile edilecek bir halk değiliz!



Siz kendi bildiğiniz gibi yaşayın, bırakın bizde kendi bildiğimiz şekilde yaşayalım!

Ne giydiğimden sana ne? Ne giydiğinden bana ne?
Nerede nasıl davranmam gerektiğini ben zaten bilirim! Sen hiç bir güçle buna karışamazsın...
Etik ve adap kurallarını ben senden öğrenecek değilim! Zaten senin benim uçkurumdan daha önemli işlerin vardır devleti yönetmek gibi, biz seni o yüzden seçmedik mi?
Bir iş yapılıyorsa bırak onu yetkililer yani senin o işte uzman ekibin kontrol etsin! Sen padişah mısın her boka karışıyorsun?
Sen ülkeyi karıştırma, ayırma, bölme, refah ve huzur içinde, birlik ve beraberlik içinde yaşamamıza izin ver. Halk yeterince mutlu olursa oyların daha fazla artacaktır!

Sen bugün eylem yapanların seni devirmek gibi bir amaçları olduğunu düşünebilirsin! Korkma öyle bir amacımız yok ki zaten bugün seçim olsa yine sen kazanırsın merak etme, bu ülkede bu muhalefet partileri oldukça sırtın yere gelmez! Yeter ki bizim hürriyetimize karışma!

Önce anla!
Biz halkız!
Yeri geldiğinde ana, baba, çocuk,
Dayı, amca, teyze, yenge, yeğen, kuzen...
Hiç bir örgütün, partinin, devletin adamı değiliz!
Biz huzurlu, mutlu ve özgürce beraber yaşamak isteyen bir milletiz!

Ufak bir öneri şimdilik:
Taksim'i yayalaştırma projesini bitir! O böyleyi yeşillendir halka kazandır, sonra gezi parkındaki yeşillikle uğraş! Belki orada ki ağaçları yayalaşmış Taksim'de de kullanırsın. Herkes huzura ulaşır...



Yani biraz tatlı dil kulan! Tehditlere hiç bir zaman boyun eğmedik eğmeyiz de bunu o boş kafanın kenarında bir yere yaz!

Bu arada bugün açıklama yapan 'Devletin üzülme bakanı Arınç' senin ne olduğunu biliyoruz, lafı dolandırıcağına bizi tatmin edecek açıklamalar yapsaydın daha güzel olurdu!

Ahmet Hakan daha güzel bir şekilde ifade etmiş sanırım bir de ondan okuyunuz!



Bu arada limonla iyi gidiyor mübarek! 

1 Haziran 2013 Cumartesi

Destek 'Gezi'

Beş gündür Taksim Gezi parkında olan olayları televizyonlar ve sosyal ağlar vasıtasıyla izliyoruz. İlk üç günü az sorunlu ve daha sakin bir havada geçen eylem, dördüncü günün şafağında polis mensuplarının uyarıda bulunmaksızın gezi parkını işgal etmeleri, gazlamaları, çadırları yıkmaları ve insanları yaka paça parktan dışarı atılmasıyla farklı bir boyuta taşındı...

Sadece beton bir şehirde yaşayan insanların parklarını koruma  eyleminden ülke çapında bir başkaldırıya dönüşmeye başladı ve olaylara savaşa katılır gibi tam tedarikli katılan polis güçlerinin kullandığı orantısız davranışlar bir insanlık zulmüne ve zorbalığa dönüşmeye başladı.

Türk medyası her şeye gözünü, kulağını ve ağzını kapamış zevk yayınları yaparken yurtdışı kaynaklı yayınlardan kısıtlı bilgi ve görsel edinmeyi başardık. Twitter den yayılan aşırı fazla bilgi kirliliği insanları daha büyük bir gerilime sürükledi.

Olaylarda polis kesinlikle aşırı müdahalede bulunmuştur! İster emir kulu olsun ister kendi başına karar alıyor olsun yapılacak bir iş değil yaptıkları! Emirleri, bürokrasiyi işlerine gelince yavaşlatan bir polis teşkilatı göstericileri engellerken daha vicdanlı davranabilirdi! Atılan gaz bombalarının kovanlarının miktarından İstanbul'un bütün atmosferinin değiştirildiğini görebiliriz ki hiç durmadan bombalamaya devam ettiklerini Norveç televizyonundan naklen izledik ve o sadece bir sokağın görüntüsüydü! Doğru kullanmayı bilmeyen polislerin atış yaptığı gaz bombaları insanların kafalarını kırdı!

Panzerlerin ve TOMA'ların uyguladığı tazyikli su ise tamamen farklı boyutlara ulaştı. İnsanların kafalarına sıkılan sular geçici şuur kayıplarına neden olmuş, yaralananların miktarı ise kesin değil! Kullanılan plastik mermiler insanları engelli hale getirdi...

Yetkili ağızlardan gelen saçma sapan ve yetersiz açıklamalar ise olayların katlanarak büyümesine tuz-biber olmuştur.


Bugün İzmir'de ki durumu kendi gözlerimle görmek amacıyla toplantı yeri olan Gündoğdu Meydanına intikal ettim. Yolda çeşitli gruplarında gösterilerini gözlemledim ve hiç bir çıkıntılık, saldırganlık yoktu. Her grubun yanında bir motorize yunus ekibi göstericilere eşlik ediyor bir sorun çıkmıyordu.

Gündoğdu meydanı aynı şekilde toplanan binlerce insan çimlerin üzerinde, sokaklarda, meydanda sloganlar atıyor, içkilerini yudumluyor ve olayları bazen küfüre kaçan ama usturuplu bir dille kınıyorlardı. Ortalıkta sivil polislerden başka birlik göremedim. Hiç bir gazlı, coplu, çevik kuvvetli olay olmadı ve genel gezi yerim Hatay'a döndüğümde her şeyin olağan bir halde devam ettiğini gördüm.


Havanın kararmasıyla aldığım duyumlar ve şu anda duyduğum sesler olayların biraz daha kaba bir hal aldığını gösteriyor ve bundan üzüntü duyuyorum açıkçası, umarım göstericiler saygı sınırlarını aşmaz. Polis müdahalelerinde insanları haşat edecek boyutlarda güç kullanmazlar.

Olayların sonuç olarak nereye gideceğini tam olarak kestirmem mümkün olmasa da aklımda çok fazla soru var... Ümit ederim ki! Türk halkı için az zararlı ve hayırlı bir gelecek olur!


İşte bu gün benim gözümden görüntüler:


Teyze baya sinirliydi!


Bir grup ülkücü çöp arabasının üzerinde bayrak açtı!


Karşıyakalı taraftarlar meşale gösterisi yaparak gemiyle Alsancak limanına indiler.


İşte gün İzmir'in şenlik havasında eylem yaptığı gündür!


Gündoğdu Meydanında toplanan kalabalık, güneşin batmaya başlamasıyla beraber Basmane'ye yürüyüşe geçti...