26 Ekim 2015 Pazartesi

Memnuniyetsizlik

Evet bu aralar memnuyetsizim!

Özellikle de kendimden ki hepsinden önce ülkemden. Anlamsız şekilde son zamanlarda bu hissiyatımda çok arttı! Tabi ki bütün hepsinin sebebi üzerimde biriken gerilim, stres ve korku.

Artık korkunun gücünü hissediyorum iliklerime kadar, çünkü yıllardır oku oku devam ettiğim okuma eylemi artık son bulmakta ve ölesiye son bulmasını istiyorum artık çünkü kendimi her şeye geç kalmış hissediyorum. Aslında hiç bir şeye geç kalınamayacağını bildiğim halde ama kim biliyor ki  yarın ne olacağımızı, işte o yüzden her geçen saniyeyi doyasıya geçirmeliyim bence hiç haz etmediğim şeylerle uğraşarak değil. Ve bana gereksiz bir şekilde öğretilen dersler başta geliyor.


Tabi ki üzerimde gerilimin zirvesi var çünkü artık banktrupt şeklince bütçem var. Yani bankalar bile günahlarını vermez ve bu beni her an geriyor. Nedeni de para o kadar kolay kazanılan bir şey değil eğer onun için çabalıyorsanız. Ama tanıdık, torpil, dayı, amca bişi varsa her iş ayağınıza gelir her şey yolunda gider. Ellerinizle işe girmek istiyorsanız ise milyon tane köstek çıkar ortaya ki ben daha mezun olmadan okul harçlığı çıkarmak, ara sıra eğlenmek için para kazanmak istiyorum. Lakin iş yok var ama yok nasıl oluyor anlamıyorum en uygun koşulları adamlara sunsam da geri dönen olmuyor. Ne arıyorsun yani?

Eh böyle sadece kendi işim olmayacak ve destek olarak çalışabileceğim bir iş bile bulamıyorsam...
Akıllara gelen haziranda mezun olunca ben ne bok yiyeceğim!!! O zamanda fellik fellik iş arayacağım anlaşılan ki tek sebebi bir tanıdığımın bir yerlerde olmaması olacak gibi duruyor çünkü diğerlerinden tek farkım o olacak.

Durumda böyle olunca! Ülkeden cacık olmaz diyorum. Çünkü bir yanda cebindeki parayı futursuzca harcayan insanlar diğer yanda karın tokluğuna çalışmayı bekleyen insanlar ve beceriksiz memurlarla tam donanımlı işsiz gençler. Seçim var da ondan da bişi olmaz. Çünkü bürokrasi sadece para ve tanıdık üzerine dönüyor ülkemde...

Neyse sıkkınım işte bu aralar, bakalım bir çaresi bulunur elbet...

17 Ekim 2015 Cumartesi

Zaman

Dünya dönüyor ve zaman hızla geçip gidiyor...
Ömrümüz nasıl akıp gittiğini anlayamadığımız saniyeler arasında bitiyor ve işte biz buna tüm yaşanmışlıklarıyla birlikte hayat diyoruz.

Tabi ki her insanın yaşam tarzı farklı ve kişiden kişiye değişebiliyor. Fakat henüz yirmilerin ortasındaysanız ve işiniz yok ve hala okumaya devam ediyorsanız. İşte orada ortaya çok önemli bir sorun ortaya çıkıyor 'para'. Neyse ki tüm hayatımı dara sokan bir durumda değilim ama yine de ayakkabının içine kaçmış minik bir taş gibi işimin olmamasını hissediyorum, çünkü istediğimi istediğim zaman istediğim şekilde yapamıyorum. Ve bu genel olarak her halime yansıyor sanırım.

Eh okulun yanında da sürekli boş olmanın verdiği sıkıntı, oyun sever biri olarak oyunun zaman kaybı olduğunu düşünecek kadar da stresli bir durumda olduğundan üzerimdeki gerilim bir nebze daha artıyor. Çünkü yıllar geçmiş ve elimde hiç bir şey yokmuş gibi hissediyorum. 

Kendime listelediğim bir sürü yapılacak iş koyduktan sonra hepsinin içinde kaybolmaya başlamıştım bir ara son haftalarda o karmaşıklıktan kurtuldum bir nebze. Artık işleri bitene kadar sürdürüyor veya parçalara bölüpte yapıyorum işte bu iyi geliyor. Planlı olmak iyi bir şeymiş, her ne kadar tam istediğim gibi gerçekleştiremesemde iyi :-)

Halbuki her şey yeni başladı, dersler ve beyin yorucu diğer aktiviteler ama benim şuan sanırım uzun bir tatile ihtiyacım var... Sevgilimle insanların çok olduğu bu kaotik ortamdan uzaklaşıp kafamızı sakinleştirip doğanın seslerini duyacağımız bir yerlere gitme isteği var içimde. Onun dizlerine kafamı koyup uyumak istiyorum belkide biraz gözlerimi kapatsam iyi gelecek tüm strese...


10 Ekim 2015 Cumartesi

Facebook ve Twitter

Gündüz meydana gelen patlama olaylarından ve ölümlerden sonra son yıllarda uygulanan sansüründe fütursuzca artması nedeniyle olduğunu aklıma getiren günümüzün en büyük iki sosyal platformuna ulaşamam gerçekten sıkıcı bir durum. 
Sanırım artık gelen tepkiler nedeniyle sansür işlemini mahkeme kararı yayınlamadan ve son yasa değişiklikleriyle TİB in eline verilen site kapatma uygulaması yeni bir boyut kazanıyor, sitelere ulaşım yavaşlatılıyor veya ulaşım portları kısıtlanıyor. Böylece resmi olarak yasak gelmemesine rağmen hiç kimse istediği gibi anında sosyal medyaya ulaşamıyor ve meydana gelen olaylardan uzak bihaber kısıtlı yayın yapan haber kanallarından öğrenmemiz istenen kadarını öğrenmemiz sağlanıyor.

Sonuç Facebook ve Twitter kapatılmadı, siz ulaşamıyorsunuz....

Neyse ki Türkiye medyasından daha çok ve ayrıntılı bilgiyi hiç bir sansüre uğramadan dünya medyasından alabiliyoruz. Yani Kuzey Kore'den pek bir farkı kalmayan kendisini dünya devi görmesine rağmen kıçı kırık kendi sorunlarını kendi başına çözemeyen, sürekli abilerini dinlerken altına yapıp üzerine oturan ve üzerine pişmiş kelle gibi sırıtan, insanları yoktan yere ölen orta doğu ülkelerinden birisiyiz...

Her bir şeyden yoksun bir halk olarak, ölümümüzü beklemekten başka çaremiz yok gibi duruyor çünkü ben Facebook ve Twitter yokken, hatta internet bile yokken ne yapıyordum akşamları onu bile hatırlamıyorum. Düşünün geçmişimden yoksun bir insan haline geldim bu ülkede...

Sanırım suç hepimizin!