2 Mayıs 2013 Perşembe

Bir Gün Kaçınılmaz Olarak:



Bir gün, kaçınılmaz olarak parmaklarınız bu sayfalara değecek, bu sözcükler üzerinde göz gezdirecek, zihinler anlamaları yorumlayacak.

Bu anın çok erken gelmesini arzu etmiyorum. Sonuçları müthiş olabilir. Ve bu cümleleri yazmakta olduğum saatte bile sırrımı saklamak için mücadele etmekteyim.

Buna rağmen bir gün neler olup bittiği öğrenilmek istenecek.

En derinliklere gömülen sırlar bile bir gün gün yüzüne çıkmaya mahkumdur. Zaman onların en acımasız düşmanıdır...

Kim olursanız olun önce sizi selamlarım. Beni okuduğunuz zaman heralde  on sene önce ölmüş olacağım. Öyle zannediyorum.

Bazen bu bilgiye erişmiş olmaktan üzüntü duyuyorum. Fakat ben insanım, kendi türlerimle olan dayanışmam şu an en alt düzeyde olsa bile, bu evrenin insanları, sizler arasında doğmuş olmanın bana yüklediği sorumlulukları biliyorum. Sizlere hikayemi aktarmalıyım.

Aslında az farklılıklarla bütün hikayeler birbirine benzer.
Başlangıçta, oluşmaya doğru giden bir konu vardır. Bir kriz olur. Bu kriz onu harekete zorlar. Davranışına göre ya ölecek veya gelişecektir.

Size anlatacağım ilk hikaye evrenimizin hikayesidir. Çünkü onun içinde yaşıyoruz. Ve çünkü bütün her şey, ister küçük ister büyük olsun aynı kanunlara uyar ve aynı karşılıklı bağımlılık içinde kalır.

Örneğin, bu sayfayı çevirdiğiniz zaman işaret parmağınızla kağıdın selülozuna bir noktadan dokunursunuz. Bu temasta çok küçük bir ısınma, her şeye rağmen gerçek bir ısınma meydana gelir. En küçük halinde olduğu düşünülse bile bir ısınma, bir elektronun sıçramasına neden olur ve bu elektron gelir diğer bir zerreciğe çarpar. Bu zerrecik "göreceli olarak" muazzamdır. O kadar ki elektron ile çarpışması zerreciği allak bullak etmeye yeter. Oysa önceleri atıl, boş ve soğuk idi! Sizim sayfayı çevirmeniz yüzünden krize girmiştir. Dev gibi kıvılcımlar onu çizik çizik yapar. Sadece bu hareketinizle sonuçlarının ne olabildiğini hiç anlayamayacağınız bir olayı başlatmış olursunuz. Kim bilir yeni dünyalar doğmuştur belki, belki de başka dünyalarda yaşayanlar, metalurjiyi, başka yörelerin mutfaklarını ve yıldızlar arası seyahatleri keşfedecekler. Hatta belki de bu insanlar bizden daha akıllı olacaklar. Ve eğer sizin elleriniz bu ısınmayı başlatmasaydı bu dünyalar var olmayacaktı.

Aynı biçimde bizim evrenimiz de, belki dev bir uygarlığın bir kitap sayfasının bir köşesinde, bir ayakkabının tabanında veya bir şişe biranın köpüğü arasında yer almaktadır.

Bizim neslimiz hiç şüphesiz bu gerçeği saptama olanağına hiç bir zaman ulaşamayacaktır.Bildiğimiz tek gerçek o ki evrenimiz, diğer bir deyimle evrenimizi ihtiva eden zerrecik çok uzun zamanlar önce boş, soğuk karanlık ve hareketsiz idi. Ve sonra birisi veya bir şey krizi başlattı. Bir sayfa çevrildi, bir taş üzerinde yüründü, bir bira şişesindeki köpük çalkalandı. Yani daima bir neden var. Bizim zerreciğimiz uyandı. biz bunun muazzam bir patlama olduğunu biliyoruz. Big Bang olarak adlandırdığımız...

Belki her saniye, sonsuz kadar büyüklük, sonsuz kadar küçüklük, sonsuz kadar uzaklık içinde, on beş milyar sene önce bizim evrenimizin doğduğu gibi, bir evren doğurmaktadır. Bunlar bilinmemektedir fakat bizimkinin en 'küçük' ve en 'basit' bir, atomun patlaması ile husule geldiği bilinmektedir: Hidrojen!

Muazzam bir patlama ile birdenbire uyanan bu sonsuz sessizlik boşluğunu hayalinizden geçirin. Biraz önce sayfa niye çevrildi? Niçin biranın köpüğü çalkalandı. Önemi yok, fakat olay yalnızca, hidrojenin yanması, patlama ve kavrulma. Tertemiz, lekesiz boşluğu muazzam bir ışık kaplıyor. Kriz başlıyor. Hareketsiz duran şeyler harekete geçiyor, soğuk durumda olan şeyler ısınıyor. Sessiz duran bütün bu şeyler uğuldamaya başlıyor.

Kor haline gelişte ilk olarak hidrojen helyuma dönüşür, yani kendisinden daha karmaşık olan atom haline. Bu değişime bakarak bile evrenimizin büyük kuralını söyleyebiliriz: HER ZAMAN DAHA ÇOK KARMAŞIK!

Bu kural bir gerçektir. Fakat komşu evrenlerde bunun daha değişik olmadığını kimse kanıtlayamaz. Diğerlerinde, bu belki de: HER ZAMAN DAHA ÇOK SICAK veya HER ZAMAN DAHA ÇOK KATI veya HER ZAMAN DAHA ÇOK ACAYİP!

Bizde de şeyler daha sıcak, daha katı, daha acayip hale dönüşebilirler fakat bu temek kural, önde gelen kural değildir. Bunlar yan oluşumlardır. Bizim için temel yasa bütün diğerlerinin onun etrafında düzenlendiği yasa şudur: HER ZAMAN DAHA ÇOK KARMAŞIK!

Edmond  Wells
Göreceli ve Mutlak Bilgi Ansiklopedisi

Karıncalar, sf.47-49,Arion Yayınevi

2 yorum:

  1. sağol. yazarı anımsamadım.
    incelemeye alıyorum hemen.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabın içindeki bir karakterin oluşturduğu parçalar aslında.
      Okumak içinse;
      Bernard Werber, Karıncalar, Arion Yayınevi

      Hoşuna gideceğine eminim :)

      Sil