20 Ocak 2013 Pazar

Vincent Van Gogh

Bu aralar izleyemeye doyamadığım Doctor Who dizisinde Vincent Van Gogh'u bir bölüm haline getirmişler ve süper olmuş. Daha önceden resimlerini incelediğim hatta bir tanesinin çok kötü bir kopyasını lisedeki resim dersinde yapmıştım. Fakat hiç hayatını araştırmamışım, bu biraz tuhafıma gitti ve diziden sonra mini bir araştırma yaptım bu eşsiz ressam hakkında.



Hollandalıymış, yatılı okulda bir süre okuyup sonra evine geri dönmüş. Bir sanat işleriyle uğraşan şirkette işe girmiş ve bu şirket aracılığıyla da Londra ya şirketin İngiltere şubesine gitmiş. Yaptığı işten çok yüksek meblalarda para kazanmış ( ben bunu okuyana kadar hep fakir sanıyordum ). Yaşadığı yerdeki bir kıza aşık olmuş ve ona evlenme teklifi etmiş. Kız onu reddedip, diğer kiracıyla nişanlandığını duyunca büyük bir ruhsal çöküntüye girmiş ve tekrardan Paris'teki şirketin şubesine dönmüş. Fakat hayat düzeni bozulmuş ve çeşitli yerlerde gezinerek hayatını sürdürmüş. Kardeşi Theo ona maddi destek sağlayarak büyük miktarda yardımcı olmuş. Vincent kardeşinden gelen parayı içki ve resim malzemelerine harcamış hep, kulağını kesmesi hakkında da boya bulamadığı için değil arkadaşıyla kavgası sonucunda sinirle yaptığını okudum.

Dünya resim tarihinin en güzel tablolarını, ruhsal durumunun en fazla kötüleştiği hayatının son iki yılında yapmış ve kendi yaşamına son vererek dünyadan ayrılmış...



Doktor Who da yaşam öyküsünü senaryolarına çok güzel bir şekilde işlemişler. Keşke öyle bir Tardis'im olsa ve zamanın içinde seyahat edebilsem. Büyük insanları, düşünürleri ve kahramanları tanısam. Ve bu bölümde de beni en çok etkileyen, hatta gözlerimi dolduran sahne; Van Gogh'u geleceğe onun çok değersiz sandığı o şaheserlere hak ettiği değerin verildiği günümüz müzesine getirmeleri oldu. Ne kadar güzel olurdu bugün önemsiz olarak düşündüğümüz ve yaptığımız şeylerin gelecekte hak ettiği değeri aldığını görmek, bilmek...

İşte benim ve eminim bir çok kişinin favorisi olan resim;


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder