21 Ocak 2014 Salı

Şok

Hatta şok şok şok...

Güneşli bir gün, hafif bir esinti vardı ama insanın içini ürperten cinsten değil sahilde yürüyorum bugün, kulaklık kulağımda Alphaville - Forever Young çalıyor. Kocaman çantalı bir kız yanındaki gençlere bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama onlar kızı anlamadıkları gibi işin geyiğindeler. Önce yoluma devam etmeye karar versem de vazgeçip yanlarına gittim, her halinden turist olduğu belli olan kızın ingilizcesi de pek iyi değil. Oğlanlar zaten ingilizce bilmiyor hatta kızı yanlarından aldım diye bir küfür de yiyorum arkadan. 



Letonyalıymış, gerçi güzelliğiyle baltık ülkelerinden geldiğini hemen belli ediyordu zaten, biraz ayak üzeri sohbet ettik çatpat ingilizceyle zaten o sırada aradığı otelin önüne gelmiştik. 'Burası mı?' diye sorduğumda anlamadığım bir şey söyleyip beni öptü! Benim de açık renk olan tenim haliyle kıpkırmızı bir hal aldı, bunu gören kız durumu sevinçten ne yaptığını bilemediğini, onların orada çok doğal bir şey olduğunu hatta söylediği o anlamsız sözcüğün 'Mükemmelsin, teşekkürler!' anlamına geldiğini falan şeklinde açıklamaya çalıştı ama ben oradan ayrıldıktan bir saat sonra bile hala yüzümün kırmızı olduğunu hissediyordum.



Şehrin en işlek caddelerinden birine vardığımda geçmiş günler bir film şeridi gibi ilerlemeye başladı, ilk önce ilk aşkım diyebileceğim kız ile karşılaştım ki en son konuşmamızdan sonra arada yıllar vardı telefon numarasını verdi bir ara görüşelim, sohbet edelim diye, sonra hep vurgun olduğum ama hiç itiraf edemediğim o kocaman kahverengi gözlü kızla karşılaştık, arkadaşlarıyla minik bir kutlamaları varmış beni de davet etti ama işim var diye geri çevirdim. Son ayrıldığım sevgilimde yanında tuhaf biriyle barlar sokağına doğru ilerlerken gördüm uzaktan bir selam verdi. Ve bir gün içinde üst üste böyle olayların gelmesi yine bir şok etkisi yarattı ki daha ilkini atlatamamıştım.




Bütün bunların yanında kafamda ne tür bir hediye alacağım vardı, malum sevgililer günü yaklaşıyor. Güzel, romantik ve onun bir ömür boyu aklında kalabilecek güzel bir hediye olmalı, ayrıca işine de yarayabilecek bir eşya olmalı. Artık akşam üzerine doğru yaklaşırken vitrinlere baka baka ilerliyorum. O sırada memleketten çok sevdiğim komşu teyze ve onun güzeller güzeli kızı gelinlik-damatlık dükkanlarının orada vitrine bakıyorlardı. Kız; 'Şu gelinlik nasıl?' diye sorunca bir afalladım ki gösterdiği gelinlik hep hayran olduğum zarif, sade ama bir o kadar da güzel görünen az sırt dekolteli, kabarık omuz askılı bembeyaz bir kıyafet. 
'Çok güzelmiş! Ne oldu düğün mü var?' diye de meraklandım. Kız 'Evet! Çok güzel bir düğün olacak değil mi anne?' dedikten sonra sırtıma vurularak. 'Ee damat yakışıklı oğlumuz olduktan sonra tabi ki de!' demez mi! 
Benim renk yeni yeni çözülmeye başlamışken yine kıpkırmızı olup, kulaklarım yanmaya başladı. 

Benim o hale geldiğimi gördükleri gibi bastılar kahkahayı... 
'Daha değil ama belki ilerde neden olmasın, ailene selam söyle' diyerekten  beni dükkanın önünde bıraktılar.



(Kurgudur)

5 yorum: