27 Mart 2014 Perşembe

Günlerden bugünler!

Bugün sabah çok huzurlu bir şekilde uyanmıştım. Güzel bir İzmir sabahı, güneşli hafif puslu bir hava ve çarşaf gibi bir denizden esen ılık bir meltem insanın yüzünü okşuyor 'Günaydın' diyordu. Taa ki okul servisine binene kadar!

İşte o insan öldüren müziklerin ilk notalarını duyduğum anda kulaklıklarımı unuttuğum aklıma geldi ve kendime lanet ettim. Bütün bir saatlik yol boyunca birbirinden depresif ve arabesk şarkılarla geçen yolculuktan sonra girilen quizden ne hayır bekliyorsunuz ki termodinamik dersini ilk defa anladığımı düşündüğüm soruların hiç birini yapamadım. Eh sonraki derslerde de haliyle bedenen sınıf içinde ruhen ise evrenin ayrı bir ucundaydım.


Ufak uzay yolculuğum sırasında yapmayı planladığım hayaller ile ilgili olasılıkları ve sıralamaları bir gözden geçirdim. Bu hayaller sırasında eksik olan bir durumu fark ettim, daha doğrusu minik bir rahatsızlık ama tam nedeni o mu diye emin olamadım.

Az önce HIMYM'ın sondan üçüncü bölümünü izlerken Robin'in annesinin konuşması biraz durumumu açıkladı bana, sanki yüzüne atılan bir bardak soğuk su gibi! Her ne kadar son zamanlarda hiç umurumda gibi davranmasam da bastırılmış olarak karşılıksız olarak güven duyabileceğim hayatım boyunca yanımda olacağına inandığım, kafa dengi bir varlığın ihtiyacı içindeyim. Arkadaş, dost veya aile değil, onlar var  tamam güzelde diğerinin yarattığı o tuhaf boşluk hissiyatı bambaşka.


Dizide bahsedildiği gibi önemli olan en büyük şey güven, sonrası ardı arkasına gelecektir belkide ama artık bir insana güvenecek veya kendimi yakın hissedecek kadar serbest bırakmıyorum kendimi. Hatta yeni insanlarla tanışma konusunda bile çok seçici ve çekingenim. Bu durumun farkında olmam ve rahatsız da olmama rağmen bir türlü hissiyatımı ve auramı değiştiremiyorum. Benim güvensizliğim, karşı tarafa da güvensizlik aşılıyor ve bu durumu da aşabilecek, bana ulaşabilecek birinin karşıma çıkma ihtimalinin de olmadığını tahmin ediyorum. Çünkü günümüzde artık kimse bir insanı tanımak için uğraşmaya, çaba göstermeye çalışmıyor geçici eğlencelerin peşinde dörtnala geziniyor.


En yakın arkadaşlarımın dediği gibi orta çağdan kalma şövalyelik ruhumu bir kenara bırakıp değişmem, çağa ayak uydurmam lazım ama ben hala paladinlikten vazgeçemiyorum. Sanırım en kısa zamanda bir zaman makinesi bulup ait olduğum döneme gerçek aşkların, romantizmin ve sevgilerin yaşandığı yüzyıllara geri dönmeliyim.



6 yorum:

  1. En kısa zamanda bir mp3 edinmeli :)
    Birde mimlendin
    :)

    YanıtlaSil
  2. Var da yanımdan ayırmamam lazımmış :D

    Hemen bakıyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Kulaklıklar olmasa çekilmez o otobüs yolculuğu. :)

    Bence şu anın zamane gençlerine dönersen sadece kendini yaralarsın şu andan fazla. Değişirsen eğer ve birisi seni bu yüzden severse kendin şu andan daha fazla acı çekersin ve illaki bulacaksın onu eminim :)

    YanıtlaSil
  4. Aynen hiç çekilmiyormuş :)

    Zaten değişmeyi bünyem kaldırmıyor, denemedim değil :P

    Umarım ama o beni bulsun lütfen :D

    YanıtlaSil
  5. sınava gitmek üzere evden çıkılır.
    durakta otobüs beklerken, son olarak bakılacak notlar karıştırılır.
    otobüste oturulacak yer bulunmadıysa (ki, çoktan dolmuştur) bir yere iki bacak belin ve sırtın bir kısmı sabitlenerek pozisyon alınır.
    durakta hazırlanan notlar çıkarılır ve okunmaya başlanır.
    etrafta aynı sınava girecek olan arkadaşlara anlamadığın yerler sorulur.
    tüm bunları yaparken arkada bangır bangır bir müzik hayal bile edemiyorum:/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı ben :D
      vizeler başladı ve sanki her şey derslere çalışmamam için ayarlanmış :S

      Sil